Otoriter Rejimler Serisi 11- Vladimir Putin: Güvenlik Devletinde Seçimli Otoriterlik
Soğuk Savaş sonrası dünya, liberal demokrasinin zaferini ilan ederken Rusya, otoriterliğin modern bir versiyonunu inşa etmekteydi. Vladimir Putin’in iktidarı, klasik totalitarizm ile çağdaş demokrasi arasında salınan; seçimleri kullanan ama muhalefeti dışlayan, hukuk devletini anan ama keyfîliği kurumsallaştıran bir sistemin adıdır.
KGB’den Kremlin’e: Putin’in Yükselişi
1952 doğumlu Putin, Sovyetler Birliği’nin istihbarat kurumu olan KGB’de kariyer yaptı. SSCB’nin yıkılmasından sonra, 1990’larda siyasi danışmanlık ve istihbarat alanlarında görev aldı. 1999’da Boris Yeltsin’in başbakan olarak atadığı Putin, kısa sürede popülaritesini artırarak 2000’de devlet başkanı seçildi. O günden bu yana, ya başkan ya da başbakan olarak iktidarda kalmayı başardı.
Putin’in yükselişi, Rusya’nın 1990’lardaki kaotik liberalizasyon sürecine duyulan tepkinin ürünüdür. Oligarkların hüküm sürdüğü, halkın büyük yoksulluk çektiği bir dönemde Putin, “düzeni sağlayan adam” olarak görüldü.
Seçimli Otoriterlik: Sandığın Var, Seçimin Yok
Putin Rusya’sı, “seçimli otoriterlik” modelinin en tipik örneklerinden biridir. Seçimler yapılır, muhalefet partileri vardır, parlamentoda sandalye paylaşımı mevcuttur. Ama bu yalnızca vitrindir. Gerçekte:
Muhalif liderler ya susturulmuş ya sürgüne gönderilmiş ya da öldürülmüştür.
Medya, devletin mutlak kontrolündedir. Bağımsız medya ya kapatılmış ya da “dış mihrak” ilan edilmiştir.
Seçimler öncesinde adil rekabet koşulları yoktur. Putin’in karşısına çıkan adaylar çoğu zaman sistem içinden gelen, muhalefet değil vitrin figürleridir.
Bu bağlamda siyaset bilimci Steven Levitsky ve Lucan Way, Putin rejimini “rekabetçi otoriterlik” kategorisine yerleştirir: Demokrasinin kurumsal şekli vardır, ancak işleyişi otoriterdir.
Güvenlik Devleti: İdeoloji Yerine Tehdit
Putin rejiminin ayakta kalmasını sağlayan temel unsur, klasik ideolojilerden ziyade güvenlik söylemidir. Rejim, iç ve dış tehditleri sürekli gündemde tutarak halkı mobilize eder. Terörizm, Batı düşmanlığı, NATO genişlemesi gibi konular halk desteğini diri tutmanın araçlarına dönüşür.
Anna Politkovskaya gibi gazetecilerin öldürülmesi, Navalni gibi muhalif figürlerin hapsedilmesi ya da zehirlenmesi, devletin güvenlik aygıtlarıyla toplumsal denetimi nasıl sağladığının göstergesidir.
Rus Ortodoksluğu, Milliyetçilik ve İmparatorluk Fantezisi
Putin, Ortodoks kilisesiyle sıkı bir ittifak kurarak rejimine ahlaki ve tarihsel meşruiyet sağlamaya çalıştı. Sovyet döneminin aksine, din devletin ideolojik aparatlarından biri hâline geldi. Milliyetçi retorik ise sürekli diri tutuldu: Kırım’ın ilhakı, Donbas müdahalesi, Gürcistan savaşı hep bu imparatorluk söylemiyle gerekçelendirildi.
Putin’in tarih anlayışı, Çarlık nostaljisi ve Sovyet gücünün birleşimi gibidir. Ona göre, Sovyetler’in çöküşü “20. yüzyılın en büyük jeopolitik felaketidir.”
Ukrayna Savaşı: Maskelerin Düşüşü
2022’de başlatılan Ukrayna işgali, Putin rejiminin otoriterliğini hem içeride hem dışarıda daha da katılaştırdı. Savaş karşıtı gösteriler bastırıldı, medya tamamen tek sesli hâle getirildi. Askerlikten kaçan gençler yurt dışına göç etti. Bu savaş, aynı zamanda Putin’in uluslararası izolasyonunu ve iç politikadaki kırılganlıklarını artırdı.
Putin rejimi, geçmişi kontrol ederek bugünü yönetir. Stalin’in yeniden yüceltilmesi, II. Dünya Savaşı’nın kahramanlık anlatısıyla efsaneleştirilmesi, halkın kolektif belleğini şekillendirme stratejisinin parçasıdır.
Rus tarihçisi Gleb Pavlovsky, Putin’in geçmişi bir “televizyon dizisi” gibi yeniden yazdığını ve halkın tarih bilincini bu şekilde manipüle ettiğini öne sürer. Otoriterlik burada yalnızca baskı değil; kurgusal bir gerçekliğin sürekli yeniden inşasıdır.
Putin’in Rusyası, günümüz otoriterliğinin post-modern hâlidir. Bireyin değil halkın iradesi denilerek birey susturulur; güvenlik için özgürlük feda edilir; seçim var ama seçenek yoktur.
Bu yönüyle Putin, hem klasik otoriterliğin mirasçısı, hem de dijital çağın otokratıdır. Yani, geçmişin gölgeleriyle geleceğin araçlarını birleştiren 21. yüzyılın hibrit lideridir.
İlker YILDIZ
